Herkesin hatırlayacağı üzere bundan yaklaşık 1 yıl önce, 12 Eylül 1980 tarihli ve 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı(“Karar”) ile Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar (“32 sayılı Karar”)’da Değişiklik Yapılmasına Dair Karar’ın değiştirilmesi ile birlikte dövizle yapılan işlemler gündemde çokça yer edinmişti.

Bakanlığa tanınan yetkiler uyarınca yapılan çeşitli değişiklikler ve uygulama ise Karar’ın yürürlüğe girmesi ile ortaya çıkan sorulara bir çözüm getirememiş ve pek çok hususla ilgili belirsizlikler devam etmişti. Hatta Bakanlık, kendi internet sitesinde Sıkça Sorulan Sorular başlığı ile bir açıklama yayımlayarak belirsizliklere bir açıklık getirmeyi hedeflemiş ve bazı yeknesaklıkları bu soru listesindeki cevapları ile sağlamaya çalışmıştı.

Tüm bunlar yeterli gelmeyince ise tüm bu karışıklıklar, 16 Kasım 2018 tarihinde Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair 2018/32-52 sayılı Tebliğ’in (“Tebliğ”) yayımlanması ile son aşamasına gelmişti.

Yani aslında özet olarak açıklamak gerekirse Karar’da belirtilen yasaklarda değişiliklik yapılarak; yani istisnası getirilerek, daha önceden ödeme yükümlülükleri Türk parası olarak düzenlenmesi gerektiğine karar verilen sözleşme tiplerinin bir kısmı yasak kapsamından çıkarılmıştı.

1 yıllık süre içinde gelinen son aşamada esas olarak herkesçe anlaşılan en önemli husus, “Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından” akdedilecek menkul ve gayrimenkul alım satım, her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing, iş, hizmet ve eser sözleşmelerinin Karar gereği dövizle  yapılmasının yasaklanmış olduğudur.

Ancak Tebliğ’in getirdiği istisnalara göre, Taraflar, menkul satış veya kiralama sözleşmelerinde, sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırabilirler. Ancak, taşıt kiralama sözleşmeleri bu istisna kapsamı dışında tutulmaktadır. Dolayısıyla, taşıt kiralama ve sözleşmelerinin bedelleri ile bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin Türk parası üzerinden belirlenmesi gerekmektedir.

13 Eylül 2018 tarihinden önce imzalanmış taşıt kiralama sözleşmeleri ve yolcu taşıma amaçlı ticari taşıt satış sözleşmeleri, Karar’dan istisna tutulmuş olup bunların bedelleri ve diğer ödeme yükümlülükleri döviz üzerinden kararlaştırılabilir.

Herkes tarafından anlaşılmak istenen, konunun bir diğer ayağı olan Türkiye’deki yabancı yatırımlar açısından ise, özellikle gayrımenkul satış ve kiralama, hizmet sözleşmeleri ve iş sözleşmeleri yönünden Tebliğ ile en son aşamada şu şekilde netlik sağlanmıştır; (i) Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan Türkiye’de yerleşik kişilerin veya yurtdışında yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak %50 ve üzerinde pay sahipliklerinin veya ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip bulunduğu şirketlerin alıcı veya kiracı olarak taraf oldukları gayrimenkul satış ve gayrimenkul kiralama sözleşmeleri; (ii) Türkiye’de yerleşik olmasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişilerin taraf olduğu iş sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri; (iii) yurtdışında yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak %50 ve üzerinde pay sahipliklerinin veya ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip bulunduğu şirketlerin işveren veya hizmet alan taraf olarak taraf oldukları iş ve hizmet sözleşmeleri Tebliğ ile istisna kapsamına alınmıştır.

Yine aynı zamanda serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin işveren veya hizmet alan taraf olarak taraf olduğu iş ve hizmet sözleşmelerinin bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin de döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün olduğunu görmekteyiz.

Dolayısıyla özellikle yabancı yatırımlar açısından bakıldığında aslında, başta menkul mal ticareti olmak üzere birçok işlemin eskiden olduğu gibi döviz veya döviz cinsinden yapılabileceğinin bilinmesi gerekmektedir.

Yabancı yatırımlar yönünden ayrıca Tebliğ’de tanım olarak geçmese de Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan Türkiye’de yerleşik kişilerin veya yurtdışında yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak %50 ve üzerinde pay sahipliklerinin veya ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip bulunduğu şirketlerin yabancı yatırım statüsüne alındığını, ve böylece de %100 yabancı yatırım kriterinin aranmadığını anlıyouruz. Bu sayede dövizle işlem yasağındaki istisnaların yabancı yatırımın açısından daha da geniş ölçekte uygulanması hedeflenmekte.

Doğru ya da yanlışlığı bir yandan tartışılsa da, hedeflenen birtakım düzenlemeler söz konusuyken, yıllardır süregelen bazı yerleşik uygulamaların diğer yandan da kendi istisnasını doğurduğuna şahit olduk. Bu durum ise tamamen hızlı alınan kararlar ve ileriyi öngörmeden atılan adımların bir sonucu. Karar ile hayatımıza giren döviz yasağında bir yıllık döngüyü neredeyse tamamlamak üzereyken hala yeni istisnalar olacak mı sorusu ile yaşıyor olmak bunun yegane kanıtı olsa gerek! Tartışmasız, sağlam ve kalıcı düzenlemelere yol almak ümidiyle…

Av. Arb. Bahar Nalan Danış