Türkiye’de son yıllarda hızla artarak, özellikle Büyükşehirlerde neredeyse aynı cadde üzerinde birden fazla alışveriş merkezinin (“AVM”) yer alması ile birlikte artık sosyal ve kültürel hayatın bir parçası haline gelen AVM’ler için dünyada çeşitli sınıflandırmalar, tanım ve standartlar yer alır. 1957 yılında kurulan Uluslararası Alışveriş Merkezleri Konseyi’nin (International Council of Shopping Centers, ICSC)’nin Amerika Birlişik Devletleri için yaptığı sınıflandırmada AVM’ler on farklı kategori altında tanımlanmaktadır. Ülkemizdeki AVM’lere yönelik mevzuat incelendiğinde ise Türkiye’ye özgü bir AVM sınıflandırması ya da AVM’lere ilişkin bir tanımlamanın bulunmadığı görüyoruz. Esasında, hayatımızda son derece büyük yer tutan AVM’ler için ülkemizde halen detaylı ve dünya kriterlerini içine alan bir mevzuatın yer almaması son derece üzücü bir durum. Zira, 1950’lerde hayatımıza girmeye başlayan AVM’leri odak alan düzenlemeler son derece yakın tarihli olarak mevzuata girmiş bulunan 2015 tarihli 6585 sayılı PERAKENDE TİCARETİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN (“Kanun”) ile 2016 yılında yürürlüğe girmiş olan ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK (“Yönetmelik”)’ten oluşmaktadır.

Mevzuat uyarınca bir yerin AVM olarak tanımlanabilmesi için öncelikle en az beş bin metrekare satış alanına sahip, içinde en az biri büyük mağaza niteliğini taşımak şartıyla beslenme, giyinme, eğlenme, dinlenme, kültürel ve benzeri ihtiyaçların bir kısmının veya tamamının karşılandığı en az on işyerine ya da büyük mağaza niteliği taşıyan işyeri bulunmasa dahi beslenme, giyinme, eğlenme, dinlenme, kültürel ve benzeri ihtiyaçların bir kısmının veya tamamının karşılandığı en az otuz işyerine sahip olması gerekiyor. Bu da ortalama bir rakamla günde en az 200 kişinin çalıştığı, ziyaretçi sayısı ile günde 500 ila 1000 kişinin erişimine açık bir ortak alan paylaşımı anlamına geliyor.

Böylesine çok sayıda insanın aynı anda erişebileceği bir yerde ise Kanun’un 11. ve Yönetmelik’in 6. Maddesine göre, AVM’de kullanımı ücretsiz olacak şekilde; sosyal ve kültürel etkinlik alanı, acil tıbbi müdahale ünitesi, ibadet yeri, bebek bakım odası, çocuk oyun alanı ve dinlenme alanları ile ortaklaşa kullanma, korunma veya faydalanma için zorunlu olan diğer alanlar oluşturulması gerekli.

Son zamanlarda yapılan metrekare alanı çok büyük olan AVM’leri gezdiğinizde, Yönetmelik’in 6. Maddesinin sosyal ve kültürel etkinlik alanı, ibadet yeri, bebek bakım odası gibi pek çok zorunluluğunun yerine getirilmekte olduğunu görebilirsiniz. Ancak ufak bir detay hariç: panik butonu, yani acil tıbbi durum butonu!

Yönetmelik’in 8. Maddesi uyarınca acil tıbbi durumlarda ilk müdahalenin yapılabilmesi ve ihtiyaç halinde en yakın hastaneye sevkin sağlanabilmesi amacıyla, AVM’nin “kolay ulaşılabilir” bir yerinde en az yirmi metrekare büyüklüğünde acil tıbbi müdahale ünitesi (yani revir) oluşturulur ve acil tıbbi müdahale ünitesinin girişinde “Acil Tıbbi Müdahale Ünitesi” yazısı ve işareti yer alır. Acil tıbbi müdahale ünitesinin yeri yönlendirme levhalarıyla gösterilir, denilmekte.

Yine Yönetmelik çok detaylı bir şekilde bulundurulması gerekli tıbbi personel ve ilk yardım ekipmanlarını belirlemekte ve ayrıca AVM ortak kullanım alanlarının ve dört yüz metrekareden büyük perakende işletmelerin “görünür kısımlarına” acil tıbbi müdahale ünitesiyle iletişimi sağlamak amacıyla yeterli sayıda “acil tıbbi durum butonu” (yani panik butonu) yerleştirilir düzenlemesini AVM’lere zorunlu kılmakta.

Tüm bu düzenlemeler, AVM’ler için olmazsa olmaz şartlar arasında yer almasına rağmen, gittiğiniz AVM’lerde mevzuatta yer aldığı şekilde “görünür” bir acil tıbbi durum butonuna ya da AVM’nin “kolay ulaşılabilir” bir yerindeki Acil Tıbbi Müdahale Ünitesi’ne rastlamamış olmanız çok normal. AVM’lerde genellikle Revir/ Acil Tıbbi Müdahale Ünitesi olabilecek alanlar mevzuatın düzenlediği şekilde “kolay ulaşılabilir” bir yerde olmadığı gibi, pek çok AVM’de işletmelerin “görünür kısımlarında” bir panik butonu da bulunmuyor.

Geçen hafta gittiğim henüz yeni açılmış bir AVM’de doktor müdahelesine ihtiyaç duyulan bir olayda yanlış yönlendirme tabelaları nedeniyle uzun süre, hiç de kolay ulaşılabilir bir yerde olmayan Acil Tıbbi Müdahale Ünitesi’nin aranması, bulduğumuzda ise inşaat halinde boş bir oda ile karşılaşmamız üzerine AVM çalışanlarından henüz bu kısmın tamamlanmamış olduğu bilgisini almak şaşırtıcı olmadı haliyle. Oysa Yönetmelik hükümleri yerine getirilmeksizin bir AVM’nin açılması ve çalışır halde bulundurulması yasal olarak mümkün olmamakla ve bu konuda idari para cezaları olmasına rağmen maalesef fiili durum bunun tam tersini kanıtlar nitelikte.

Esasında çok önemli bir zorunluluk olan bu küçük detaylar, pek çok AVM’de sadece mevzuat gereği şekilsel olarak yerine getiriliyor. Oysa yüzlerce kişinin çalıştığı, her gün binlerce kişinin ziyaret ettiği ve zamanın büyük bir kısmının artık bu ortamlarda geçirildiği düşünüldüğünde gerçekten acil bir tıbbi müdahele gerektiğinde karşılaşılacak sıkıntı ve kayıplar mevzuatın önemi ve yasal gereklilikler konusunda tüm AVM yönetimlerini daha hassas davranmaya zorlamalı. Ayrıca bu zorunluluklara aykırılıkların tespiti halinde idari para cezalarının uygulanacağı da göz ardı edilmemelidir…

Av. Gonca Tekeli